Saymaz, artık her pazartesi sabahının, hangi muhalifin kapısının çalınacağı endişesiyle başladığını ifade etti. Halk TV’nin hedef alınmasının, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili şaibeli bilirkişi raporlarına imza atan S.B. ile yapılan bir röportajın gerekçe gösterilerek başlatıldığını yineledi. Saymaz, Halk TV çalışanlarının, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle adil olmayan bir biçimde terör ve örgütlü suçlar bürosunda sorgulandıklarını eleştirirken, bu durumu, iktidar tarafından muhaliflere karşı uygulanan “düşman ceza hukuku”nun bir yansıması olarak değerlendirdi.
Saymaz, Halk TV’nin ve diğer muhaliflerin sürekli baskı altında olduğunu, basit bir gazetecilik faaliyetinin bile ağır suçlarla ilişkilendirilerek yargılandığını şu sözlerle vurguladı:
“Transferlerle TBMM’de 360 eli bulup Türkiye’yi erken seçime götürerek, adaylık hakkı kazansa bile seçimi garantilemek istiyor. Bunun için muhalefete, onun potansiyel cumhurbaşkanı adaylarına ve medyaya karşı dalga üstüne dalga geliyor.
AKP, seçeneksiz…
Erdoğan, rakipsiz kalmak istiyor.
En kötü ihtimalle, yenebileceği bir rakiple yarışmak istiyor.
Serbest seçimler fiilen ortadan kaldırılıyor.
Cumhurbaşkanının dilediği kadar aday olabildiği, rakipsiz girdiği sandıktan yüzde 86 ile çıkabildiği bir Orta Asya ülkesine dönüştürülmesi hayali kuruluyor.
CHP’li belediyelerin terör, rüşvet ve yolsuzlukla ilişkilendirilmesi; DEM Partili belediyelere kayyum atanması; Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın tutuklanması; İmamoğlu’nun kuşatılması ve Halk TV’nin kapısına dayanılması, bundan ötürü.”
Yazının tamamını okumak için .
More Stories
380 gram doğan ‘Hira Su’ bebek yaşama tutundu
Van’da Soğuk Hava Buz Sarkıtları Oluşturdu
Hande Fırat’tan Suat Toktaş yazısı: Ahlaklı ve dürüst bir gazetecidir